Kurtuluş Savaşı,Cepheler,Siyasi İlişkiler
B) CEPHELER VE SİYASİ
İLİŞKİLER
DÜZENLI
ORDUNUN KURULMASI
Mondros
Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Doğu Anadolu bölgesindeki bazı birlikler
dışındaki ordular terhis edilmiştir. Ülkede işgallerin başlamasıyla kurulan
kuva-i Milliye birlikleri düşmana zarar veriyor fakat ilerlemesini
durduramıyorlardı. Bu birlikleri belli bir muharebe düzenine sokup
birbirleriyle uyumlarını sağlamak mümkün olmuyordu.
Her Kuva-i Miliye
birliği kendi başlarına hareket ediyor, şeflerde başkalarından emir almaya
yanaşmıyorlardı.
Ayaklanmaları bastırmada etkili oluyorlar ancak kendi emirleriyle
hukuk dışı biçimlerde cezalar veriyorlar. Bu davranışlar halkta bir güvensizlik
yaratıyordu.
Mustafa Kemal, ve
arkadaşları Kuva-i Milliye’ nin geçici bir süre için ise yarayabileceğini
görmüşlerdi. Ancak devlet düzenine geçilince gerçek ordunun kurulması şart
olmuştu.
Gediz
Taarruzunda Kuva-i Milliye birlikleri yetersiz kalmış, Batı Anadolu'nun büyük
bir bölümü Yunanlı ların eline geçmişti.Mustafa Kemal Kuva-i Milliye
birlikleriyle düzenli büyük bir orduyu durdurmanın olanaksız olduğunu
belirtmiş, TBMM'yi kendi ordusunu kurması konusunda ikna edebilmiştir.
TBMM'nin
kararı ile Anadolu halkı yeniden askere çağrıldı. Bu arada Kuva-i Milliye
güçleri içinde işe yarayan birlikler de ordu bünyesine alınıp eğitildi. Bir
yandan da asker kaçaklarını önlemek için sert önlemler alındı. İstiklal
Mahkemeleri bu konuda üzerine düsen görevi yaptı, emirlere uymayanları cezalandırdı.
Doğu'da Kazım Karabekir komutasında l.Dünya Savası'ndan arta kalan tek düzenli
birliklerimiz bulunuyordu. Bu nedenle yeni kurulan birlikler Batı 'da
Yunanlılar karsısında kullanılacaktı. Batı Cephesi Kuva-i Milliye Komutanı Ali
Fuat Pasa görevinden alınmış, Bati Cephesi ikiye ayrılarak kuzey koluna
ismet Bey, güney koluna Refet Bey atanarak 8 Kasım 1920'de Bati Cephesi'nde
düzenli ordu birlikleri oluşturulmuştur.
Kuva-i
Milliye Seflerinin Ayaklanması :
Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe dışındaki çeteler ve milisler düzenli orduya
katılmışlardır.Çerkez Ethem, Bati cephesinde ve ayaklanmaların bastırılmasında
yararlı hizmetlerde bulunmuştu. Bunlara güvenen Ethem düzenli orduya
girmeyi reddetti. Mustafa Kemal, Ethem'i ikna etmeye çalıştı ise de uzlaşma
çabaları sonuçsuz kaldı. Ethem kuvvetleri üzerine harekete geçildi. Zor durumda
kalan Ethem ve kuvvetleri Yunan ordusuna sığındılar.
- Mehmet Efe ile anlasma yapılarak
ayaklanması sona erdirildi.
CEPHELER
1)
DOĞU CEPHESI
l. Dünya Savası'nda Ruslarla isbirligi
yapan Ermeniler, Sevr Barışı ile Dogu Anadolu'da ErrneniDevleti vaadiyle
düşmanca girişimlerini yoğunlaştırmaya başladılar.1917'de Bolşevik İhtilalı ile
Çarlık Rusya'sı yıkılmış bu durumdan yararlanan Kafkas halkları bölgede
Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan devletlerini kurmuşlardır.
Ermenilerin amaçları Kafkaslarda kurulan
Ermenistan Devleti topraklarına Dogu Anadolu' yu da katmaktı.
TBMM bu hareketlerin önüne geçebilmek için
Dogu Anadolu'da seferberlik ilan etti. 9 Haziran1920'de Dogu Cephesi
komutanlığına getirilen Kazım Karabekir komutasındaki düzenli ordu birlikleri,
Ermenilerin Kars, Ardahan'a kadar ilerlemeleri ve Oltu'yu işgal etmeleri
üzerine 28 Eylül 1920'de saldırıya geçti. Taarruz; Sarıkamış, Kars ve Gümrü'nün
alınmasıyla sonuçlandı. Bunun üzerine Ermeniler barış istemek zorunda kaldılar.
Gümrü Antlaşması yapıldı.
GÜMRÜ ANTLASMASI (3 Aralık 1920)
TBMM ile Ermenistan arasında yapılan bu
antlaşmaya göre;
Kars ve dolayları TBMM'ye bırakıldı.
Bu antlaşmayla Ermeniler Doğu Anadolu'daki isteklerinden vazgeçtiler
ve Sevr Barış Antlaşma-
sının da geçersizliğini kabul ettiler.
sının da geçersizliğini kabul ettiler.
TBMM, Doğu Anadolu'da yaşayıp ta göç edenlerin 3 yıl içerisinde geri
dönmelerini kabul etti.
Önemi:
TBMM'nin hem askeri, hem de siyasi uluslararası ilk başarısıdır.
Kurtuluş Savaşı’nda açılan ve kapanan ilk cephedir.
Misak-ı Milli'nin ilk sınırı belirlenmiştir.
Sevr Antlaşması’nın uygulanamayacağı ilk kez kanıtlanmıştır.
Sovyet Rusya'dan gelecek yardımın yolu açılmıştır.
23 Şubat 1921'de Gürcistan ile yapılan barışla Artvin, Ardahan ve
Batum Türkiye'ye bırakılmıştır.
2)
GÜNEY CEPHESİ
İngilizler Mondros Ateşkes
Antlaşması’nın 7.Maddesi uyarınca Urfa, Antep ve Maraş'ı işgal ettiler. Ancak
buradaki Türk yönetimine karışmadılar.Halkın onuruna dokunacak hareketleri
yapmaktan kaçındıkları için silahlı bir direniş ile karşılaşmadı-lar.Daha sonra
Paris Barış Konferansı’nda İngilizlerle Fransızlar arasında yapılan anlaşma
gereği bölge Fransızlara terk edildi. Fransızlar, işgal bölgelerinde Suriye'den
beraberlerinde getirdikleri Ermenileri, Türklere karşı silahlandırdılar.
Fransızlar tarafından şımartılan Ermenilerin zulme varan hareketleri yöre
halkım galeyana getirdi. Bunun üzerine Güney ve Güneydoğu Anadolu'da
Fransızlara karşı cepheler oluşmaya başladı.
Sivas Kongresi'nde güneyde
Kuva-i Milliye direnişinin örgütlenmesine karar verildi. Temsil Kurulu
tarafından buraya subaylar gönderildi. Bati cephesinden farklı olarak, burada
halkın tamamı bu subaylarla kaynaşarak topyekün bir savaş başlatıldı.Öncelikle
Ermeni çetelerinin etkinliği yok edilmeye çalışıldı.
Fransızların amacı Adana
ve yöresini sömürge haline getirmekti. Bu amaçla Ermeni azınlığına dayanarak
bölge halkı'na baskı ve zülüm yapmaya başladılar. Bölge halkı Fransızlara büyük
kayıplar verdirdi.Fransızlar halkın yoğun direnişine karsı koyamayarak 21 Şubat
1920de Maraş’tan, 10 Nisan1920'de Urfa'dan çekilmek zorunda kaldılar.Antep’te
İngilizlerin kenti Fransızlara terk etmeleri halkta işgalin geçici olmadığı
düşüncesini doğurdu. Fransız işgali protesto edildi ve direniş kararı alindi.
Fransızlar güçlü direniş karsısında ancak bir yıl sonra Antep'e girebildiler.
Fransızlar Türk topraklarında barınamayacaklarını anladılar, Sakarya
Muharebesi'nden sonra Fransızlarla Ankara Antlaşması imzalandı. Antlaşmada
Fransa yeni Türk Devleti'ni resmen tanıyarak bölgeyi terk etti. Türkiye'nin
Hatay dışında Irak'a kadar olan güney sınırı güvence altına alınmıs oldu.
Konya ve Antalya dolaylarını işgal etmiş İtalyanlar ile bölge halkı
ve TBMM arasında bir çatışma olmamıştır, İtalyanlar II. Inönü Muharebesi'nden
sonra bölgeyi terk etmeye baslar (5 Temmuz 1921). Sakarya Meydan
Muharebesi'nden sonra tamamen çekilmislerdir.
NOT: Güney cephesinde Fransızlara karşı bir yıl direnen Antep'e TBMM
tarafından "Gazi”
Maraş'a “Kahramanmaraş” (1973), Urfa’ya;”Şanlıurfa” (1984) adı verildi.
Maraş'a “Kahramanmaraş” (1973), Urfa’ya;”Şanlıurfa” (1984) adı verildi.
BATI
CEPHESİ :
Kurtuluş Savaşımız'ın kaderini belirleyen savaşlar bu cephede
yapıldı.
Yeni kurulan düzenli ordu, bu cephede görev yaptı.
Bu cephede İngilizler, büyük destekle Yunanlılar’ı üzerimize
saldırttılar. * Bunun temel nedeni, Sevr Antlaşması’nı TBMM'ye kabul
ettirmektir.
Cephe komutanlığını, Sakarya Savaşı'na kadar ismet İnönü yapmıştır.
l.
İNÖNÜ MUHAREBESİ (6-10 Ocak 1921)
Yunanlılar Çerkez
Ethem'in isyanından yararlanarak taarruza geçtiler.
Amaçları;
Eskişehir ve dolaylarındaki demiryollarını ele geçirmek,
Ankara'ya kadar ilerleyip meclisi dağıtmak ve Ulusal Mücadeleyi
etkisiz kılmaktı.
Yunanlılar Eskişehir İnönü'de
durduruldular.Bursa yönüne geri çekilmek zorunda kaldılar.
* Bu muharebe Batı
Cephesi'nde düzenli ordunun kazandığı ilk savunma muharebesidir.
Bu başarının iç ve dış
politikada olumlu etkileri olmuştur.
1)
MUHAREBE'NİN SONUÇLARI
SİYASİ SONUÇLAR
1) Londra konferansı (21
Şubat -12 Mart 1921)
l.İnönü Muharebesinde ki
başarı İtilaf Devletleri: arasındaki antlaşmazlıkları su yüzüne çıkardı.
Sevr Antlaşması’nı
yeniden gözden geçirmek ve biraz değiştirerek Türklere kabul ettirmek
istediler.
Türk ordusunun doğuda Ermenilere
karşı kazandığı başarılar, güneyde Fransızlara karşı halkın direnişi,
TBMM île Sovyet Rusya'nın yakınlaşması Londra Konferansı’nın toplanmasının
diğer nedenleridir.
Konferansa İstanbul Hükümeti çağrıldı, itilaf devletleri
İstanbul'dan gelecek delegeler arasında TBMM nin de bir temsilci bulundurmasını
istediler. Bu tavıra TBMM karşı çıktı, doğrudan çağrılmadıkça konferansa
katılmayacağım bildirdi, italya aracılığıyla TBMM konferansa resmen davet
edildi.
TBMM' nin konferansa katılmasının nedenleri şunlardır:
* Barış yanlısı olduğunu göstermek
* Misak-ı Milli'yi dünya kamuoyuna tanıtmak
* Misak-ı Milli'yi dünya kamuoyuna tanıtmak
* TBMM'nin dış siyasette de söz
sahibi olduğunu İstanbul Hükümeti'ne kabul ettirmek
Konferansta İstanbul Hükümeti Tevfik Paşa tarafından TBMM ise dışişleri bakanı
Bekir Sami Bey başkanlığında kurul tarafından temsil edilmiştir
YORUM : Her iki tarafında itilaf Devletleri tarafından davet edilmesinin nedeni
iki hükümet arasındaki fikir ayrılığından yararlanmaktır.
Görüşmelerden sonuç alınamamıştır. Bekir Sami Bey'in yaptığı ikili
antlaşmalarda bağımsızlığa aykırı bulunduğundan TBMM tarafından reddedilmiştir.
Önemi:
/
İtilaf Devletleri ilk kez TBMM'nin varlığını Hukuksal olarak tanımıştır.
TBMM Hükümeti konferansa katılmakla, "Türkler barışa
yanaşmıyorlar,savaşı uzatıyorlar" propagandalarını da etkisiz hale
getirmiştir.
2)
Moskova antlaşması (16 Mart 1921)
İtilaf
Devletlerinin yanında savaşa giren Çarlık Rusyası, çıkan Bolşevik İhtilali
nedeniyle savaştan çekilmiştir.Yeni rejim ve yöneticileri emperyalizme karşı
olduklarını duyurmuşlar ve savaş sırasında yapılan gizli antlaşmaları dünya
kamouyuna açıklamışlardır. itilaf Devletlerinin Anadolu üzerinde izledikleri
politika TBMM ile Sovyet Rusya'yı birbirine yakıniaştırdı,Anadolu hareketinin
başarısı Boğazlardan ve güneyden gelecek saldırıları Sovyet Rusya için
önleyecekti. Bu arada TBMM ordulannın Doğu ve Güney cephesindeki başarılarına
Batı Cephesi eklenince Sovyet Rusya TBMM ile Moskova Antlaşması’nı imzaladı.
Moskova Antlaşmasi'na göre;
Sovyet Rusya Misak-ı Milliyi tanıyacaktır
Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası arasındaki imzalanmış olan antlaşmalar
geçersiz sayılacaktır.
Sovyet Rusya kapitülasyonların kaldırılmasını kabul edecektir.
iki taraftan birinin tanımadığı bir
antlaşmayı diğeri de tanımayacaktır.
Türk Hükümeti'nin Ermenistan ve Gürcistan
ile yaptığı antlaşmanın tanınması için Batum,Gürcistan'a verilecektir.
İki devlet arasında ekonomik ilişkiler
artırılacaktır.
Önemi:
İlk kez büyük bir devlet TBMM'yi ve Misakı Milli'yi resmen tanımış
oluyordu. -
Bu antlaşma ile Ulusal Mücadele için gerekli askeri malzeme ve mali destek
sağlanmıştır.
Dikkat: Bu antlaşma
ile Batum'un Gürcistan'a bırakılması kabul edilerek Misak-ı Milli'den ilk ödün
verilmiştir.
3)
Türk - Afgan Dostluk Antlaşması (1 Mart 1921)
Türk delegeleri Moskova'dayken Türk-Afgan dostluk antlaşması imzalandı.
Afganistan Ankara Hükümetini tanımış, Ankara’ya elçi göndererek Kurtuluş
Savaşı'nı desteklediğini göstermiştir.
I.İNÖNÜ MUHAREBESİ'NİN GENEL SONUÇLARI
Kuva-i Milliye sorunu kesin olarak ortadan kalkmıştır.
TBMM'ye ve düzenli orduya güven artmış,istiklal Mahkemeleri geçici olarak
kapatılmıştır,
İsmet Bey generalliğe yükseltilmiştir.
Yeni Türk Devleti'nin ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasi-ye (20 Ocak 1921)
ve İstiklal Marşı (12 Mart 1921) kabul edilmiştir.
b)
II. İNÖNÜ MUHAREBESİ (23-31 Mart 1921)
Yunanistan Londra
Konferansı ile kendine destek veren devletlerin bu desteğine layık olduğunu
göstermek, l.İnönü Muharebesi'nin öcünü almak ve Türk ordusunun toparlanmasını
önlemek amacıyla ikinci kez İnönü mevzilerinden saldırdı.
Bu saldırı düzenli ordular tarafından durduruldu ve geri çekilmek zorunda
kaldı.
Mustafa Kemal Batı Cephesi Komutanı ismet Paşa'ya çektiği kutlama telgrafında "Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz
" diyerek zaferin tarihi önemini de belirtmiştir.
Sonuçları
İtalyanlar Anadolu'yu boşaltmaya başladılar (5 Temmuz 1921).
Fransızlar barış amacıyla ilk kez Anadolu'ya elçi gönderdiler.
İngilizler İstanbul'un işgalinden sonra tutukladıkları bir kısım
milletvekillerini salıverdiler.
Türk ordusu çekilen
Yunanlıları dağıtabilmek için 15 Nisan'a kadar Aslıhanlar yöresinde çarpıştıysa
da amacına tam ulaşamadı.
II. İnönü
Muharebesi'nden sonra Yunanlılara bir saldırı da Refet Bey tarafından
düzenlenmiş, başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Bunun üzerine Refet
Bey geri çekilmiş ve tüm Batı Cephesi Komutanlığına İsmet Paşa getirilmiştir.
c)
KÜTAHYA - ESKİŞEHİR MUHAREBELERİ (10-24 Temmuz 1921)
II. İnönü
Muharebesi'nde de yenilen Yunanlılar,yeniden geniş çaplı bir hazırlık yaptılar.
Asker, top ve silah sayısını artırdılar. Türk ordusunun eksikliklerini
gidermesine fırsat vermeden saldırmak istiyorlardı. 10 Temmuz 1921 tarihinde
Yunan saldırıları başladı. Yapılan muharebeler sonucu Afyon,Eskişehir ve
Kütahya, Yunanlılar tarafından işgal edildi. Türk ordusu, daha fazla kayıp
vermemek için Mustafa Kemal'in emriyle, Sakarya Irmağının doğusuna çekildi.
Bu durum kamuoyunda
ve TBMM'nde üzüntü yarattı. Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa (Çakmak);
"ilerleyen Yunanlılar, adım adım mezarlarına yaklaşmaktadırlar."
diyerek, bu geri çekilmenin bir taktik gereği olduğunu belirtmiştir.
TBMM'de durum
değerlendirilmesi yapıldı. Milletvekillerinin çoğu Mustafa Kemal'in ordunun
başına geçmesini istedi. Bunun üzerine TBMM, 5 Ağustos 1921'de,
Mustafa Kemal Paşa'ya Başkomutanlık görevini verdi. Bu görevi yaptığı
sürece üçer aylık dönemlerde TBMM'nin yetkilerini de kullanacaktı. Amaç, hızlı
karar alıp uygulayabilmekti
.Mustafa Kemal Paşa, bu
yetkilerini, ilk önce ordunun ihtiyaçlarım karşılamak için kullandı. Bunu
sağlamak için 7-8 Ağustos 1921 tarihinde "Tekalif-ı Milliye Emirleri"
ni yayınladı. Asker kaçakları sorununu çözmek ve emirlerin yerine getirilebilmesini
sağlamak içinde "İstiklal Mahkemeleri" yeniden kuruldu (23 Temmuz
1921).
TEKALİF - İ MİLLİYE EMİRLERİ
" ...Ankarada bulunduğum sürece,
yalnız, ordunun insan ve taşıt bakımından gücünün artırılması, yiyeceğinin ve giyeceğinin
sağlama yoluna konulması ile ilgili tedbirleri almak ve düzenlemeleri yapmakla
uğraştım. Bu sözünü ettiğim şeyleri sağlamak için iki gün
içinde,
7 ve 8 ağustos 1921 günlerinde, «Ulusal Vergi Buyruğu »adı altında yaptığım genel bildirimlerin her birinden kısaca bilgi vereyim.
7 ve 8 ağustos 1921 günlerinde, «Ulusal Vergi Buyruğu »adı altında yaptığım genel bildirimlerin her birinden kısaca bilgi vereyim.
Bir savaşın kazanılması için ne denli
küçük şeylerin bile dikkate alınması gerektiğini anlatabilmek için bunları,
bilginize sunulmaya değer görürüm:
1 sayılı buyruğumla, her ilçede birer
«Ulusal Vergi Kurulu» kurdum. Bu kurullarca toplanan şeylerin ordunun çeşitli
bölümlerine dağıtımını düzenledim.
2 sayılı buyruğuma göre yurtta her ev, birer kat çamaşır, birer çift çorap ve çarık hazırlayıp Ulusal Vergi Kuruluna verecekti.
3 sayılı buyruğumla tüccar ve halk elinde bulunan çamaşırlık bez, kaput bezi, patiska, pamuk, yıkanmış ve yıkanmamış yün ve tiftik, erkek elbisesi dikmeye elverişli her türlü kışlık ve yazlık kumaş, kalın bez, kösele, vaketa, taban astarlığı, sarı ve siyah meşin, sahtiyan, dikilmiş ve dikilmemiş çarık, potin, demir kundura çivisi, tel çivi,
kundura ve saraç ipliği, nallık demir ve yapılmış nal, mıh, yem torbası, yular, belleme, kolan, kaşağı, gebre, semer ve urganlardan yüzde kırkına, parası sonra ödenmek üzere el koydum.
4 sayılı buyruğumla eldeki buğday, saman, un, arpa, fasulye,bulgur, nohut, mercimek, kasaplık hayvanlar,şeker, gaz, pirinç, sabun, yağ, tuz, zeytinyağı, çay ve mumların da yine yüzde kırkına, parası sonra ödenmek üzere el koydum.
5 sayılı buyruğumla ordu için halktan alınan taşıtlardan geriye kalanlarının da ayda bir kez ve parasız olarak yüz kilometrelik bir uzaklığa dek askerî ulaştırma işlerinde çalıştırılmasını zorunlu kıldım.
6 sayılı buyruğumla ordunun yedirilip giydirilmesine yarayan bütün iyesiz mallara el koydum.
7 sayılı buyruğumla halkın elinde bulunan savaşa elverişli bütün silah ve cephanenin üç gün içinde hükümete verilmesini istedim.
8 sayılı buyruğumla benzin, vakum, gres yağı, makine yağı, donyağı, saatçi ve taban yağları, vazelin, otomobil
ve kamyon lastiği, lastik yapıştırıcı, buji, soğuk tutkal,Fransız tutkalı, telefon makinesi, kablo, pil, çıplak tel,
yalıtkan ve bunlara benzer gereçlerin ve zaçyağının yüzde kırkına el koydum.
9 sayılı buyruğumla demirci, marangoz, dökümcü,tesviyeci, saraç ve arabacılarla bunların işliklerinin iş çıkarma güçlerinin; kasatura, kılıç, mızrak, eyer yapabilecek ustaların adlarıyla sayılarının ve durumlarının saptanmasını sağladım.
10 sayılı buyruğumla halkın elinde bulunan dört tekerlekli yaylı araba, dört tekerlekli at ve öküz arabaları ile kağnı arabalarının bütün donatımı ve hayvanları ile birlikte: binek hayvanları, top çeker hayvanlar, katırlar, yük hayvanlarının, deve ve eşeklerin yüzde yirmisine el koydum.
Baylar, buyruklarımın ve bildirimlerimin yerine getirilmesi için kurduğum istiklal Mahkemelerini Kastamonu.
Samsun, Konya, Eskişehir bölgelerine gönderdim. Ankara' da da bir mahkeme bulundurdum."
Söylev, TDK yayınları: 220/2 ,
Ankara Üniversitesi Basımevi - 1965
II.Cilt Sh.451-452
2 sayılı buyruğuma göre yurtta her ev, birer kat çamaşır, birer çift çorap ve çarık hazırlayıp Ulusal Vergi Kuruluna verecekti.
3 sayılı buyruğumla tüccar ve halk elinde bulunan çamaşırlık bez, kaput bezi, patiska, pamuk, yıkanmış ve yıkanmamış yün ve tiftik, erkek elbisesi dikmeye elverişli her türlü kışlık ve yazlık kumaş, kalın bez, kösele, vaketa, taban astarlığı, sarı ve siyah meşin, sahtiyan, dikilmiş ve dikilmemiş çarık, potin, demir kundura çivisi, tel çivi,
kundura ve saraç ipliği, nallık demir ve yapılmış nal, mıh, yem torbası, yular, belleme, kolan, kaşağı, gebre, semer ve urganlardan yüzde kırkına, parası sonra ödenmek üzere el koydum.
4 sayılı buyruğumla eldeki buğday, saman, un, arpa, fasulye,bulgur, nohut, mercimek, kasaplık hayvanlar,şeker, gaz, pirinç, sabun, yağ, tuz, zeytinyağı, çay ve mumların da yine yüzde kırkına, parası sonra ödenmek üzere el koydum.
5 sayılı buyruğumla ordu için halktan alınan taşıtlardan geriye kalanlarının da ayda bir kez ve parasız olarak yüz kilometrelik bir uzaklığa dek askerî ulaştırma işlerinde çalıştırılmasını zorunlu kıldım.
6 sayılı buyruğumla ordunun yedirilip giydirilmesine yarayan bütün iyesiz mallara el koydum.
7 sayılı buyruğumla halkın elinde bulunan savaşa elverişli bütün silah ve cephanenin üç gün içinde hükümete verilmesini istedim.
8 sayılı buyruğumla benzin, vakum, gres yağı, makine yağı, donyağı, saatçi ve taban yağları, vazelin, otomobil
ve kamyon lastiği, lastik yapıştırıcı, buji, soğuk tutkal,Fransız tutkalı, telefon makinesi, kablo, pil, çıplak tel,
yalıtkan ve bunlara benzer gereçlerin ve zaçyağının yüzde kırkına el koydum.
9 sayılı buyruğumla demirci, marangoz, dökümcü,tesviyeci, saraç ve arabacılarla bunların işliklerinin iş çıkarma güçlerinin; kasatura, kılıç, mızrak, eyer yapabilecek ustaların adlarıyla sayılarının ve durumlarının saptanmasını sağladım.
10 sayılı buyruğumla halkın elinde bulunan dört tekerlekli yaylı araba, dört tekerlekli at ve öküz arabaları ile kağnı arabalarının bütün donatımı ve hayvanları ile birlikte: binek hayvanları, top çeker hayvanlar, katırlar, yük hayvanlarının, deve ve eşeklerin yüzde yirmisine el koydum.
Baylar, buyruklarımın ve bildirimlerimin yerine getirilmesi için kurduğum istiklal Mahkemelerini Kastamonu.
Samsun, Konya, Eskişehir bölgelerine gönderdim. Ankara' da da bir mahkeme bulundurdum."
Söylev, TDK yayınları: 220/2 ,
Ankara Üniversitesi Basımevi - 1965
II.Cilt Sh.451-452
d) SAKARYA MUHAREBESİ (23 Ağustos - 13
Eylül 1921)
Savaş Yunan ordusunun saldırışı ile başladı.
Amaçları, Türk ordusunu yok edip, Ankara'yı ele geçirmek, TBMM ve hükümetini
dağıtmaktı.
Savaş 100 km'lik bir cephe boyunca, 22 gün ve22 gece sürdü. Mustafa Kemal
savaşı bizzat yönetti. Kurtuluş Savaşı' nın en uzun savunma
muharebesidir. Subay savaşı olarak da adlandırılır. Yeni bir savaş stratejisi
uygulanmıştır:
"Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa
vardır. O satıh bütün vatandır.Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla
ıslanmadıkça düşmana bırakılamaz".
Bu emrin heyecanıyla, Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa ile Batı Cephesi
Komutanı İsmet Paşa'nın yönetimindeki
Türk ordusu parlak bir zafer kazandı (13 Eylül1921).
Türk ordusu parlak bir zafer kazandı (13 Eylül1921).
Sonuçları:
Kafkas Cumhuriyetleri ile
(Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan) Kars Antlaşması imzalandı (13 Ekim 1921).
Böylece doğu sınırı kesin biçimini aldı.
Fransızlar
ile Ankara Antlaşması imzalandı. (20 Ekim
1921).
Bu antlaşmaya göre;
Hatay ve iskenderun dışında bugünkü Türkiye-Suriye sınırı çizildi.
Hatay, Fransızlarda kalacak, ancak özel bir yönetim kurulacak ve
Türkçe resmi dil olacaktır. Yöre halkı gelenek ve göreneklerini geliştirmede
şerbest olacaktır.
Süleymanşah'ın Türbesinin bulunduğu Caber Kalesi Türk toprağı
sayılacaktır.
iki ay içinde Fransa, Anadolu'dan çekilecektir.
Önemi:
Hatay dışında güney sınırımız çizildi.
ilk kez İtilaf Devletlerinin biri TBMM'yi tanıdı.
Fransa ile savaş sona erdi ve TBMM'ye karşı oluşturulan cephe
parçalanmış oldu.
c- itilaf
Devletleri'nin Ateşkes ve Barış önerileri
22 Mart 1922'de ateşkes önerisinde
bulundular.Buna göre; barış görüşmeleri başlayıncaya kadar
Türk Yunan orduları İtilaf Devletleri denetiminde bulunacaktı. TBMM bu öneriyi bağımsızlık anlayışına
ters düştüğü için reddetti.
Türk Yunan orduları İtilaf Devletleri denetiminde bulunacaktı. TBMM bu öneriyi bağımsızlık anlayışına
ters düştüğü için reddetti.
26 Mart 1922'de barış önerisinde
bulundular.Barış koşulları açıklanınca TBMM karşıt şartlar ileri
sürdü, itilaf Devletleri de bu teklifleri reddetti.
sürdü, itilaf Devletleri de bu teklifleri reddetti.
Sakarya
Muharebesi'nin Genel Sonuçları
Yunanlılar savunmaya çekildi.
Mustafa Kemal'e Gazilik sanı ve mareşallik rütbesi verildi.
Asker kaçakları sorunu çözümlendi.
Anadolu ve Trakya'da seferberlik ilan edildi.
1683'ten beri süren Türk gerileyişi durdu. Türk ordusu saldırı
durumuna geçti.
BÜYÜK TAARRUZ (26 Ağustos - 9 Eylül
1922)
Sakarya'da yenilen düşman, işgal ettikleri yerleri ellerinde tutmak
için artık savunmaya önem veriyordu.
Türk ordusu ise taarruz için hazırlıklara başladı.
Hazırlıklar
için yapılan çalışmalar:
Yurdun tüm kaynakları ordunun emrine verildi.
İstanbul'daki depolardan kaçırılan silahlar inebolu ve Kastamonu yolu ile
Ankara'ya oradan da cepheye gönderildi.
Sovyet Rusya'dan silah ve malzeme yardımı alındı.
Ordunun taarruz eğitimine ağırlık verildi.
Savaşın bittiği Doğu ve Güney cephesindeki askeri birlikler büyük bir
gizlilik içinde batıya kaydırıldı.
Taarruz planının amacı, düşmanı durdurmak veya
geri çekilmeye zorlamak değil, Anadolu'dan atmaktı. Bütün hazırlıklar, bu amacı
gerçekleştirmek için yapıldı.
2O Temmuz 1922'de Gazi Mustafa Kemal süresiz
olarak Başkomutan yapıldı. 26 Ağustos'ta Türk ordusu taarruza geçti. Mustafa
Kemal, Fevzi ve İsmet Paşa'lar taarruzu Kocatepe'den yönettiler. Türk topçusu
düşman mevzilerine ateş açtı. "Türkler bu mevzileri beş altı ayda
düşüremezler" denilen mevziler birkaç saatte darmadağın edildi.
30 Ağustos günü, savaşı bizzat Mustafa Kemal yönetti. Düşmanın ana
kuvvetleri Dumlupınar’ın kuzeydoğusunda yok edildi. Bu muharebeye
"Başkomutanlık Meydan Muharebesi" denir.
Bu kesin zafer üzerine, Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa verdiği emirle
ordumuza yeni hedefini gösterdi. "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir
ileri".
Yunan ordusu başkomutanı Trikopis 2 Eylül'de Uşak'ta esir alındı.
Türk ordusu 9 Eylül'de
İzmir, 11 Eylül'de Bursa'yı kurtardı. 18 Eylül'de ise Batı Anadolu'da hiç bir
düşman askeri kalmadı.
Düşman Anadolu'dan tamamen çıkarıldı.
İngiliz-Yunan işbirliği sona erdi.
Tüm komutanlar üst rütbeye terfi ettirildi.
Savaş dönemi sona erdi anlaşma dönemi başladı.
Yunanistan'da ihtilal gerçekleşti. (Kral Konstantin tahtan indirildi,
yerine II. George geçti.)
C) BARIŞ DÖNEMİ
1) MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASİ (3-11
Ekim 1922)
Batı
Anadolu'da Yunan kuvvetlerini temizleyen Türk ordusu Boğazları, İstanbul’u ve
Doğu Trakya'yı kurtarmak amacıyla, Marmara'ya yöneldi. Bu durum, Türklerle
İngilizleri karşı karşıya getirdi. İngiliz kamuoyu, Fransa ve İtalya kesinlikle
ikinci bir savaşa taraf değildi, İngiliz dominyonları savaştan bıkmıştı.
Mustafa Kemal, yoğun bir diplomatik çaba içerisine girdi. Boğazların güvenilir
ellerde bulunmasını isteyen Sovyet Rusya'nın da bu ise karışacağı söyleniyordu.
Bütün bu
gelişmeler karşısında İngiliz Hükümeti, İtalyanların ve Fransızların baskısı
ile ateşkes görüşmelerine razı oldu. Görüşmelere İngiltere,Fransa, İtalya ile
Türkiye katıldı. Yunanistan'ı İngiltere temsil etti. Yunan delegesi Mudanya
açıklarında savaş gemisinde bekledi. Türkiye'yi Batı Cephesi Komutanı İsmet
Paşa temsil etti. 3 Ekim 1922'de başlayan görüşmeler, 11 Ekim 1922'de anlaşma
imzalanması ile sona erdi. Yunanistan da bir bildiriyle anlaşma koşullarına
uyacağına söz verdi.
Mudanya
Ateşkes Antlaşması'na Göre;
14-15 Ekim gecesinden itibaren silahlı çatışmalar duracaktır.
Yunanlılar Doğu Trakya'yı hemen boşaltacaklar ve TBMM Hükümeti'nin
yönetimine teslim edeceklerdir.
İstanbul ve çevresinde Türk yönetimi kurularak, TBMM Hükümeti'nin temsilcisi
İstanbul'a gelecektir. Bölgenin teslimi anlaşmadan (Lozan) sonra olacaktır.
Türk ordusu barış antlaşması imzalanıncaya kadar Çanakkale'de ve Kocaeli
Yarımadası’nda belirtilen çizgide duracaktır.
Doğu Trakya'da güvenliği sağlamak amacıyla TBMM 8000 jandarma
bulunduracaktır.
Önemi:
Savaş yapılmadan İstanbul ve Doğu Trakya geri alındı.
Osmanlı Devleti hukuken sona erdi.
İngiltere hukuken TBMM'yi tanıdı.
* Bu
gelişmeler İngiltere ve Yunanistan'da hükümetlerin düşmesine neden oldu.
2) SALTANATIN KALDIRILMASI
(1 Kasım 1922)
23 Nisan 1920'de
açılan TBMM ile egemenlik hakları milletin eline geçmiştir. Mudanya'da yapılan
ateşkes ile de Osmanlı Devleti hukuken sona ermiş oluyordu. Saltanatın yalnızca adı kalmıştı.
ateşkes ile de Osmanlı Devleti hukuken sona ermiş oluyordu. Saltanatın yalnızca adı kalmıştı.
Lozan'da yapılacak barış
görüşmelerine TBMM Hükümeti ile birlikte Osmanlı yönetimi de çağrılıyordu.
İtilaf Devletleri hala gerçeği görmek istemiyorlardı. Bu durumu TBMM Hükümeti
kabul edemezdi.Osmanlı Hükümetinin barış görüşmelerine katılmaya ne hakkı ne de
yetkisi vardı.
TBMM, 1 Kasım 1922'de
saltanat ile halifeliği birbirinden ayıran ve saltanatı kaldıran kanunu kabul
etti.
17 Kasım 1922'de
Vahdettin ülkeden kaçıp halife sıfatıyla İngilizlere sığındı. TBMM'de halife
sıfatını kullanmasını önlemek için Osmanlı ailesinden Abdülmecid Efendi'yi
halife seçti.
* Halifenin siyasi gücünün elinden alınması ile laik yaşama geçişin ilk
adımı atılmış oldu.
Önemi:
TBMM ilk devrimini gerçekleştirerek dinle devlet işlerini birbirinden
ayırmış laik düzene geçişte ilk adımı atmıştır.
Osmanlı saltanatı resmen sona ermiş ve İstanbul-Ankara ikiliği ortadan
kalkmıştır.
3) LOZAN ANTLAŞMASI (24 Temmuz 1923)
"Lozan Barışı, Türk tarihinde bir
dönüm noktasıdır. Türk milleti için siyasî bir zafer teşkil eden bu
antlaşmanın, Osmanlı tarihinde benzeri yoktur. Milletimiz, bununla gerçekten
iftihar edebilir ve Türk milletinin yüksek bir eseri olan bu antlaşmanın yüksek
kıymetini takdir etmesi lâzım gelen gençliğin, bunu mazide yapılmış
antlaşmalarla mukayese etmesi gerekir. Bu münasebetle Lozan görüşmelerinde her
türlü siyasî mücadelelere göğüs gererek neticeyi elde etmede bir zekâ göstermiş
olan İsmet Paşa Hazretleri’ni saygı ile hatırlamak vazifemdir. "
1927 (Atatürk’ün S.D.V, s. 47)
Lozan görüşmeleri 20 Kasım 1922-4 Şubat 1923 l.dönem, 23 Nisan - 24 Temmuz 1923 ll.dönem olarak ayrılır.
1927 (Atatürk’ün S.D.V, s. 47)
Lozan görüşmeleri 20 Kasım 1922-4 Şubat 1923 l.dönem, 23 Nisan - 24 Temmuz 1923 ll.dönem olarak ayrılır.
20 Kasım
1922'de toplanan Lozan Konferansı'na Türkiye'den başka İngiltere, Fransa,
İtalya,Yunanistan, Japonya, Romanya ve Yugoslavya; Boğazlarla ilgili konular
konuşulduğunda, Sovyetler Birliği ve Bulgaristan katıldı. ABD gözlemcidir.
II.görüşmelere Belçika ve Portekiz de katılmıştır.Konferansta Türkiye'yi
Mudanya Ateşkes Antlaşması'nda gösterdiği başarıdan dolayı İsmet Paşa temsil
etti. Rıza Nur ve Hasan Saka diğer temsilcilerdir.
Konferansın ilk görüşmesinde Boğazlar, Kapitülasyonlar, Musul Sorunu, Yunan
Sınırı, Ermeni Sorunu, Osmanlı Borçları ve Rum Patrikhanesi'nin İstanbul dışına
çıkarılması konularında anlaşma sağlanamadı. Türk heyetine Ermeni yurdu ve
kapitülasyonlar konusunda kesin taviz verilmemesi konusundaki talimat üzerine 4
Şubat 1923'de görüşmeler kesildi.
Görüşmelerin kesildiği zaman aralığında ülke içinde iki önemli gelişme dikkat
çekmektedir. Bunlar:
a-
l. İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat - 4 Mart 1923 ) :
Kongre, yeni kurulmakta
olan devletin ekonomi politikasını ve hedeflerini belirlemek amacıyla toplandı.
Kongreye işçi, tüccar ve sanayici kesiminden 1135 delege katıldı. Kongrede
Misak-ı iktisadi (Ekonomi Andı) kabul edildi. Buna göre kalkınmada "karma
ekonomik model benimsendi. Bu modele göre özel sektör kalkınrnayı sağlayacak,
özel sektörün yapamadıklarını da devlet destekleyecekti.
Sermaye eksikliği ve bilgi
birikimi eksikliğinden dolayı koşullar gereği sonuç alınamadı. Türkiye. 1933
yılında l.Beş Yıllık Kalkınma Planı'yla planlı ekonomiyi benimseyip Devletçilik
uygulamasına başladı.
b-
TBMM'nin Yenilenmesi Kararı
TBMM yıpranmış olduğundan dolayı yeni meclisi oluşturmak için seçimlerin
yapılmasına karar verildi (1 Nisan 1923).
I.TBMM 15 Nisan 1923'te dağıldı, II. TBMM 11 Ağustos 1923'de açıldı.
Lozan Konferansı'nda II. görüşmeler 23 Nisan1923'te başladı. Yapılan
görüşmelerde taraflar karşılıklı ödünler verdi.
24 Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması
imzalandı.
Antlaşmaya göre;
SINIRLAR
Suriye Sınırı: 20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara Antlaşması’nın esaslarına
göre belirlendi.
Irak Sınırı: Irak sınırı ve Musul sorunu Lozan'da çözümlenemedi. Sorun
İngiltere ile Türkiye arasında yapılacak görüşmelerle çözümlenecekti.
Yunanistan Sınırı: Karaağaç savaş ödentisi olarak Yunanistan tarafından
Türkiye'ye verildi.
Bugünkü Türk-Yunan sınırı belirlendi. On iki ada İtalya’da kaldı. Bozcaada ve Gökçeada Türkiye'ye
verildi. Diğer Ege adaları Yunanistan'da kaldı.Ancak Yunanistan kıyılarımıza yakın adalarda silah
ve asker bulunduramayacaktı.
Bugünkü Türk-Yunan sınırı belirlendi. On iki ada İtalya’da kaldı. Bozcaada ve Gökçeada Türkiye'ye
verildi. Diğer Ege adaları Yunanistan'da kaldı.Ancak Yunanistan kıyılarımıza yakın adalarda silah
ve asker bulunduramayacaktı.
AZINLIKLAR
Azınlıklarının tamamı Türk vatandaşı olarak kabul edilecekler ve ülkedeki
vatandaşların haklarından aynen yararlanacaklardı. Azınlıklara Türkiye'nin
egemenliği ile bağdaşmayan haklar verilmedi.
Türk vatandaşı olanların yasalar önünde eşitliği kabul edildi.
Türkiye'deki Rumlar ile Yunanistan'daki Türkler karşılıklı
değiştirilecekti. İstanbul'daki Rumlar, Batı
Trakya'daki Türkler bu değişimin dışında tutulacaktı.
Trakya'daki Türkler bu değişimin dışında tutulacaktı.
KAPİTÜLASYONLAR
TBMM'nin Lozan'da kazandığı en önemli ekonomik
başarıdır. Kapitülasyonlar tamamen kaldırıldı.
TBMM kabotaj hakkını elde etti. Yalnız Türkiye beş yıl gümrük tarifelerinde
değişiklik yapmayacaktı.
Böylece Türkiye'nin kalkınmasının önündeki en büyük engel de kaldırılmış
oldu.
OSMANLI
BORÇLARI
Osmanlı borçları imparatorluğun parçalanması sonucu kurulan yeni devletler
arasında paylaştırıldı.
TBMM kendi payına düşen bölümü eşit taksitlerle kağıt para olarak ödeyecekti.
TBMM kendi payına düşen bölümü eşit taksitlerle kağıt para olarak ödeyecekti.
Böylece Dış Borç idaresi olarak kurulan Duyun-u Umumiye'de kalkmış oldu.
Türkiye payına düşen borçları 1951yılına kadar Fransız Frangı olarak ödedi.
RUM
PATRİKHANESİ
TBMM, batılı devletlerin içişlerimize karışmalarını engellemek için Rum
Patrikhanesi'nin İstanbul’dan çıkarılmasını istemiştir. Patriğin Türk
vatandaşı olması koşuluyla Patrikhanenin İstanbul'da kalmasına izin verildi.
BOĞAZLAR
Boğazların statüsü aleyhimize oldu.Boğazların her iki yakasındaki 15 km.lik
bölgesi silahsız olacaktı. Boğazların yönetimi başkanı Türk olan uluslararası
bir komisyon "Boğazlar Komisyonunca" yapılacaktı.
. Ancak savaş gemilerinin boğazlardan geçişi bazı kurallara bağlıydı. Savaş tehlikesi karşısında veya Türkiye savaşa girdiğinde boğazları silahlandırabilecekti. Bu durum boğazlardaki egemenlik haklarımızı kısıtladı.
. Ancak savaş gemilerinin boğazlardan geçişi bazı kurallara bağlıydı. Savaş tehlikesi karşısında veya Türkiye savaşa girdiğinde boğazları silahlandırabilecekti. Bu durum boğazlardaki egemenlik haklarımızı kısıtladı.
Dikkat: Lozan'da Boğazlar, Musul, Hatay ve Rum
Patrikhanesi sorunları istediğimiz biçimde çözümlenemedi.
Lozan Barış Antlaşması’nın TBMM'ce onaylanmasından sonra 2 Ekim 1923'te işgal
kuvvetleri İstanbul'dan çekildi. 6 Ekim 1923'te Türk kuvvetleri İstanbul’a
halkın coşkulu gösterileriyle girdi.
Önemi:
Misak-ı Milli sınırları içinde tam bağımsız bir Türk Devleti'nin varlığı
tüm dünyaya kabul ettirilmiştir.
Misak-ı Milli sınırlarına büyük ölçüde ulaşılmıştır.
Tarihimizin en uzun süre yürürlükte kalan antlaşmalarından biri olup, halen
yürürlüktedir.
Türk ulusu açısından l.Dünya Savaşı'nı bitiren antlaşmadır.
Batılıların Şark Sorunu dediği sorun kesin olarak çözümlenmiştir.
Yeni Türk Devleti, gerçekleştirmeyi düşündüğü devrimler için gerekli barış
ortamına kavuşmuştur.
Kurtuluş Savaşı sonunda yapılan Lozan Barış Antlaşması, sömürge durumundaki
ülkelere ışık
tutmuş, onların kurtuluşuna örnek oluşturmuştur.
tutmuş, onların kurtuluşuna örnek oluşturmuştur.
Yorumlar
Yorum Gönder