Atatürk İlkeleri
ATATÜRK İLKELERİ
Atatürk'ün inkılaplarına bunları gerçekleştirirken uyguladığı yöntemlere
esas olan düşüncelerin sistemli bir şekilde ifade edilmesi
"Atatürk ilkeleri" dir. Bu ilkeler inkılaplar gerçekleştirildikten
sonra da onların yaşatılmaları için dayanak olmuştur.
Atatürk'ün inkılaplarına esas
olan ilkeler sağlam tutarlı ve kalıcı niteliklidir.Çünkü ilkeler evrensel
boyutlu ve insanlığın uzun bir tarih boyunca işlediği esaslı düşüncelere
dayanmaktadır.İlkelerin temelinde yatan düşünceler 17.yüz yıldan sonra dünyaya
yayılmaya başlamış 19.yüzyılda Osmanlı İmparatorluğuna sınırlı olarak bu
düşünceler girmiştir.
Atatürk bu düşünceleri kendi
sezgisi aklı ile değerlendirmiş gözlemleri ve deneyleri ile uygulama niteliklerini
ölçmüş onlara kendi milliyetçi anlayışından doğan yeni boyutlar
kazandırmış ve inkılap gerçekleştirmiştir.
ATATÜRK İLKELERİNİN KÖKENLERİ
AKILCI VE BİLİMSEL DÜŞÜNCE
İnsanın Çevresindeki olayları
gerçekleri aklın değişmez kuralları ve bilimin verileri ile açıklayıp
değerlendirmesi için kullandığı yöntem akılcı ve bilimci yöntemdir.insanlık
yeni çağ başlarından sonra akılcı düşünceye sahip olmuştur .
Osmanlı Devleti akılcı ve bilimsel
düşünceden uzak kalmıştır.Atatürk , inkılapları ile akılcı ve bilimsel yolu
Türk toplumuna kazandırdı.
Atatürk ilkelerinin kökeninde akılcı ve
bilimsel düşünce yatar.
FRANSIZ İHTİLALİ'NİN ETKİLERİ:
"Fransa ihtilali bütün dünyaya özgürlük düşüncesini
estirmiştir ve bu düşüncenin şimdide temeli ve kaynağı olmaktadır.
Fakat insanlık o tarihten beri ilerlemiştir.Türk Demokrasisi Fransa ihtilalinin açtığı yolu izlemiş ama kendine özgü seçkin niteliği ile gelişmiştir "Sözleri ile Atatürk Fransız ihtilalinin Türk inkılabına etkide bulunduğunu açıkla belirtmektedir,
Fakat insanlık o tarihten beri ilerlemiştir.Türk Demokrasisi Fransa ihtilalinin açtığı yolu izlemiş ama kendine özgü seçkin niteliği ile gelişmiştir "Sözleri ile Atatürk Fransız ihtilalinin Türk inkılabına etkide bulunduğunu açıkla belirtmektedir,
Laik, milliyetçi, millet egemenliğine dayalı bir
devletin kurulmasında Fransız ihtilalinin etkisi vardır.Ancak bu etki
kendisini taklitçi olarak göstermez . Türk Milletinin kendi benliğine göre bu
etkiyi biçimlendirdiğini görmekteyiz.
TÜRKÇÜLÜK AKIMI:
19.yüzyıl ortalarında doğan aynı
yüzyılın sonlarına doğru gelişen Türkçülük akımı kesin çizgileri ile Atatürk
döneminde belirmiştir.Ancak her işi Türk Milletinin çıkarları açısından
değerlendiren Türkü yükseltmek,yüceltmek isteyen Atatürk bu akımdan büyük
ölçüde yararlanmıştır.
ATATÜRK'ÜN SENTEZİ:
Akılcı ve bilimci düşünce,
Fransa ihtilalinin etkisi , Türkçülük akımı ,Atatürk tarafından birleştirilmiş
bunların yoğrulmasıyla ilkeler ortaya çıkmıştır.
İlkelerin
Niteliği :
Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık,
Devletçilik, laiklik, inkılapçılık olarak belirlediğimiz Atatürk
ilkeleri dış yapıları bakımından özgün değillerdir. Yani bunlar ilk defa
Atatürk tarafından bulunmuş ilkeler değillerdir.Ancak iç yapıları bakımından
Türklerin özelliklerine ulusal şartlara uygun bir hale getirilmişlerdir.
Altı ilke Atatürk İnkılap modelinin
“Birlik,otorite,eşitlik “sağlama : Devleti güçlü,toplumu çağdaş düzeye
ulaştırıp mutlu kılma amaçlarına yöneliktir.Atatürk bu konuda şunu
söylemektedir “Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi TC.
halkını tamamen çağdaş ve modern ve bütün anlam ve görünüşü ile uygar bir
toplum durumuna getirmektir."
CUMHURİYETÇİLİK
Atatürk'ün temel ilkelerinin başına
Cumhuriyetçilik konmuştur. Cumhuriyet bir devlet biçimidir.
Devlet
: Belli sınırlar içinde yaşayan ve ortak bazı özelliklere sahip
insanların,kendi içlerinden çıkardıkları güç-
le örgütlenip yaşamalarından oluşan bir toplumsal kurumdur.
le örgütlenip yaşamalarından oluşan bir toplumsal kurumdur.
Egemenliğin kullanılmasına göre Devlet
biçimleri oluşmaktadır.Monarşi, oligarşi, demokrasi devlet biçimleridir.
Egemenliği kullananların belli aralıklarla seçimle iş başına geldikleri
devletlere cumhuriyet denilmektedir.
Cumhuriyet oligarşik cumhuriyet, halka dayalı cumhuriyet
(Demokratik-Demokratik olmayan) ikiye ayrılabilir. Meşruti monarşi
demokrasi sayılmasına rağmen cumhuriyet sayılmaz
Demokrasi:Toplumda farklı
düşüncelerin temsil edilmesine,vatandaşın yöneticilerini bu düşünce akımları
içinde dilediğince seçmesine denetleyebilmesine dayanan rejime demokrasi
denilmektedir. Doğrudan,temsili.yarı doğrudan olmak üzere demokrasi şekilleri
vardır.
Temsili Demokrasi genellikle kullanılan şeklidir.Bu sistemde halk
kendisini seçtiği vekilleri aracılığıyla yönetir,
Temsili demokraside iki ana esas vardır ;
1-Vatandaşın hakları ve Özgürlüklerinin güvence altına alınması
2-Temsilcilerin seçimine halkın bütün kesimlerinin katılması.
Cumhuriyet,
demokrasinin gelişmesi için en ülküsel devlet biçimidir. Çeşitli sorunlar
olmasına rağmen cumhuriyet demokrasi ile özdeştir.
Türk toplumuna demokrasi
ve cumhuriyet anlayışının yerleşmesi çok uzun bir süre aldı.
Orta Asya
Türklerinde oligarşik devlet biçimine rastlanılmakla birlikte çok hareketli ve
enerjik olan toplumda ayrıcalık faz
la göze çarpmamaktadır.Müslümanlığı kabul ettikten sonra Ortadoğu’da devletler kuran Türklerin yapısının monarşiye dönüştüğü görülmektedir.Osmanlılarda ise mutlak monarşinin egemen olduğunu görüyoruz.
la göze çarpmamaktadır.Müslümanlığı kabul ettikten sonra Ortadoğu’da devletler kuran Türklerin yapısının monarşiye dönüştüğü görülmektedir.Osmanlılarda ise mutlak monarşinin egemen olduğunu görüyoruz.
17.yüz yıl sonlarına
doğru Osmanlı Devletinde Askerlik alanından başlanarak, çeşitli reformlara
gidilmiştir. Tanzimat dönemi ile can ve mal güvenliği sağlanmış, ıslahat
fermanı ile vatandaşlar arasındaki hukuk ayrıcalığı kaldırıldı.Birinci ve
ikinci meşrutiyet dönemlerinde meşruti demokrasi için yoğun çabalar harcandı.
Atatürk çağdaş düşünce akımları, batıdaki siyasal ve bilimsel gelişmeler karşısında Osmanlı Devletinin yaşama şansının kalmadığına inanmıştır.O zaman yapılması gereken millet egemenliğine dayanan cumhuriyet kurmaktır»
Atatürk , kurtuluş savaşı sırasında yeni bir devlet oluşturarak devleti ulusal egemenlik esasına dayandırmıştır.
Atatürk'ün Cumhuriyet
anlamışı millet egemenliğine dayanmaktadır. Çağdaş Demokrasi onun temel
hedefidir »
Atatürk Cumhuriyet
ve demokrasiyi kendi sözleriyle şöyle açıklamaktadır;
"Türk Milletinin
tabiat ve geleneklerine en uygun yönetim biçimi cumhuriyet yönetimidir"
"Cumhuriyet ahlaki fazilete dayanan bir idaredir .
Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir."
"Cumhuriyet düşünce serbestliği taraftarıdır, samimi ve meşru olmak
şartı ile her fikre hürmet ederiz.
Her kanaat bizce muhteremdir. Yalnız muarızlarımızın insaflı olması
lazımdır."
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir."
" Milletin geleceğine yalnız ve ancak millet egemen olacaktır.”
”Demokrasi ilkesinin en çağdaş ve akla yatkın uygulamasını sağlayan hükümet
biçimi cumhuriyettir.”
"Artık bu gün demokrasi düşüncesi durmadan yükselen bir denizi
andırmaktadır .20.yüzyıl bir çok zorba hükümetlerin bu denizde boğulduğunu
göstermiştir.Demokrasi ilkesi egemenliği kullanan araç ne olursa olsun temelde
ulusun egemenliğine sahip olmasını ve sahip kılınmasını gerektirir."
Atatürk'e göre cumhuriyet, milletle, devlet arasında bir kaynaşma sağlar.
Cumhuriyet Türk inkılabının en güçlü ve en yol açıcı ilk büyük
adımıdır.toplumun dinamizmi,gelişme, çağdaşlaşma yolundaki ilerlemeler, Türk
Devletinin cumhuriyet temeli üzerine oturtulmasından kaynaklanmaktadır.
MİLLİYETÇİLİK
Atatürkçü
düşünce sisteminin başlıca ilkelerinden biridir.
Milli mücadele,
Türk milliyetçiliğine ve Türk Milletinin bağımsız yaşama azmine dayanılarak
kazanılmıştır.Atatürk, Türk milliyetçiliğini Şahlandırmış, doğru bir çizgiye
yerleştirmiş önderdir.
Millet ne demektir? Nasıl oluşur ? Milleti tanımlayan farklı görüşler
vardır ; milleti belli bir dine ırka dayandıran görüş, milleti belli bir dine
dayandıran görüş, milleti belli bir dile dayandıran görüş gibi. Tecrübeler ve
yaşam göstermektedir ki bu unsurlar tek başlarına milleti oluşturmada
yeterli değildir. O halde millet kavramının bilimsel tanımı nedir? Tarih ,
Gelecek , Kültür Birliği ile bu değerlere ortak olan İnanç Millet olabilmenin
temel ölçüleridir.
Bir ülkede yaşayan insanlar, tarihte ortak değerlere sahip olmuşlar , felaket
ve mutlulukları ortaklaşa paylaşmışlarsa , gelecekte de aynı biçimde
davranacaklarına inanmışlarsa , bu insanları birbirine bağlayan , ortak bir
kültür , ortak bir yaşama biçimi ve hayat görüşü varsa bu bir millet demektir.
Milliyetçilik; içinde bulunduğu
millete ait olma, kendisi yücelirse, milletinde yüceleceği duygusuna sahip olma
ve geliştirmeye denilir.
Yakınçağların başlarına
kadar çeşitli aşamalardan geçen yönetim biçimlerinden sonra milli devletlerin
oluşmaya başladığını görmekteyiz.
ABD ‘ nin kuruluşu,
Fransız İhtilali sonrası dünyada Milliyetçilik akımı hızla yayılmaya
başlamıştır.
Osmanlı Devletinde milliyetçilik akımı, önce azınlıklar üzerinde etkili
olmuştur. Devletin gerçek kurucusu ve yöneticisi olmasına rağmen, çeşitli
nedenlerden dolayı Türk Milliyetçiliği, Osmanlı Devletinde çok geç uyandı.
Atatürk bu konuda şöyle söylemektedir ;
“ Biz milliyet fikirlerini tatbikte çok gecikmiş ve çok ilgisizlik göstermiş
bir milletiz, bunun zararlarını fazla faaliyetle (çalışmakla) telafiye
(gidermeye) çalışmalıyız… çünkü tarihi hadiseler ( olaylar) ve müşahedeler (
gözlemler) , insanlar ve milletler arasında hep milliyetin hakim (egemen)
olduğunu göstermiştir. Özellikle bizim milletimiz milliyetini ihmal edişinin
( Önemsemeyişinin) çok
acı cezalarını çekmiştir. Osmanlı İmparatorluğu içindeki toplumlar hep milli
inançlara sarılarak milliyetçilik idealinin kuvveti ile kendilerini
kurtardılar.Biz ne olduğumuzu onlardan ayrı ve onlara yabancı bir millet
olduğumuzu sopa ile içlerinden kovulunca anladık. Kuvvetimizin zayıfladığı anda
bizi hor ve hakir gördüler anladık ki kabahatimiz kendimizi unutmuş
olduğumuzmuş. Dünya’nın bize hürmet göstermesini ( saymasını) istiyorsak,
ilkönce biz kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissi,fikri ve fiili
olarak bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim.Bilelim ki milli benliğini
bulmayan milletler başka milletlerin avıdır.”
Osmanlıcılık fikrinin etkili olmadığı görülünce Türkçülük akımının yayılmaya
başladığını görmekteyiz.Bu akıma edebiyat ve düşünsel alanda pek çok ismin
katkısı olmuştur. ( Ziya GÖKALP, Türk milliyetçiliğinin gelişmesinde etkili
olmuştur.)
Atatürk’ün Milliyetçilik
anlayışı, “Akılcı , çağdaş , medeni , ileriye dönük , demokratik ,
toplayıcı , birleştirici , yüceltici , insani ve barışçıdır.” Bu anlayış
komünizmle, ırkçılıkla ,faşizmle , şovenizmle ,teokrasiyle bağdaşmaz.
Atatürk’e göre millet :
a- Zengin
bir hatıra mirasına sahip bulunan,
b- Beraber
yaşamak hususunda müşterek arzu ve muvafakatte samimi olan
c- Sahip
olunan mirasın muhafazasına beraber devam hususunda iradeleri müşterek olan
insanların birleşmesinden
oluşur.
Türk Milletinin
oluşmasında etkili olduğu görülen doğal ve tarihsel olgular şunlardır :
Siyasal varlıkta birlik
– dil birliği-yurt birliği-ırk ve köken birliği-tarih akrabalığı-ahlak
akrabalığı
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCEDE
MİLLİYETÇİLİK ÖZELLİKLERİ :
1- Atatürkçü
Milliyetçilik anlayışı ülke ve millet bütünlüğüne önem verir.
“ Türk milleti kendinin ve memleketin yüksek menfaatlerinin aleyhine
çalışmak isteyen bozguncu,vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin
saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak bir topluluk değildir”
2-
Atatürkçü Türk milliyetçiliği anlayışı ırkçılığı reddeder.
" Aynı ortak
geçmişe tarihe, ahlaka ve haklara"
3-
Atatürkçü Türk milliyetçiliği çağdaşlaşmayı amaçlar,medeniyetçidir.
"Büyük davamız en medeni ve en müreffeh, millet olarak varlığımızı yükseltmektir yalnız kurumlarında değil düşüncelerinde temelli bir İnkılap yapmış olan büyük Türk milletinin dinamik idealidir"
"Büyük davamız en medeni ve en müreffeh, millet olarak varlığımızı yükseltmektir yalnız kurumlarında değil düşüncelerinde temelli bir İnkılap yapmış olan büyük Türk milletinin dinamik idealidir"
4-
Atatürkçü milliyetçilik anlayışı laiklik ile bağlantılıdır.Her türlü mezhep
ayrımcılığını reddeder.
"Türk
milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında
tuttuğu meşale müspet ilimdir»
5-
Atatürkçü milliyetçilik anlayışı sınıf kavgasını reddeder.Milli dayanışma ve
sosyal adaletten yanadır.
"Bence bizim milletimiz birbirinden çok farklı menfaatler takip edecek
ve bu itibarıyla birbiriyle mücadele halinde
buluna gelen çeşitli sınıflara sahip değildir,"
buluna gelen çeşitli sınıflara sahip değildir,"
6-Atatürkçü Türk
milliyetçiliği vatan kavramı ile bağlantılıdır,ve gerçekçidir
"Türk milleti
Asya’nın batısında ve Avrupa’nın doğusunda olmak üzere kara ve deniz sınırları
ile ayırt edilmiş dünyaca tanınmış büyük bir yurtta yaşar."
7-
Atatürkçü Türk milliyetçiliği Demokrasiye yöneliktir.Millet Egemenliği
ilkesiyle bağlantılıdır.
"Millet egemenliği öyle bir nurdur ki onun karşısında zincirler
erir taç ve tahtlar yanar mahvolur.”
8-
Atatürkçü milliyetçilik saldırgan değil barışçı ve insancıldır.
"Biz öyle milliyetçileriz ki bizimle iş biriliği yapan bütün milletlere saygı duyar ve riayet ederiz.”
"Biz öyle milliyetçileriz ki bizimle iş biriliği yapan bütün milletlere saygı duyar ve riayet ederiz.”
"Harp zaruri ve
hayati olmalı öldüreceğiz diyenlere karşı ölmeyeceğiz diye harbe girebiliriz
lakin millet hayatı tehlikeye uğramadıkça harp bir cinayettir.”
HALKÇILIK
Halk: Bir ülkede
yaşayan insanların oluşturduğu topluluğa Halk denir.
Milletle arasındaki fark,Millet soyut bir kavram olmakla birlikte halk somut bir kavramdır.Millet geçmişten geleceğe doğru uzanan sürekli bir kavramdır.Halk ise milletin bugünkü uzantısıdır.
Milletle arasındaki fark,Millet soyut bir kavram olmakla birlikte halk somut bir kavramdır.Millet geçmişten geleceğe doğru uzanan sürekli bir kavramdır.Halk ise milletin bugünkü uzantısıdır.
Halkçılık, halkın egemenliğini,
iradesini temel almak, yönetimde halka dayanmak, halktan güç alarak ona hizmet
etmektir
.
Halkçılık uygulamalarının Fransa ihtilalinden sonra Dünya'da başlayıp yayılmaya
başladıklarını görmekteyiz.19.YY.ortalarına kadar kanun karşısında
eşitlik,ulusal egemenlik gibi kavramlar Osmanlı devletine girmemiştir, Osmanlı
împaratorluğunda ulusal egemenliğe dayalı bir haİk yönetimi hiçbir zaman
olmamış,eşitlik ilkesi ise 19.yy. ortalarından sonra gerçekleştirilmeye
başlanmıştır.Osmanlı İmparatorluğunda vatandaşlar Müslüman olanlar ve
olmayanlar olmak üzere ikiye ayrılmıştı.Müslümanlarda, yöneticiler ve ulema
kendilerini seçkin sınıf saymışlar kendilerinin dışında kalan insanlara Halk
demişlerdir.Osmanlı devletinde vatandaşlar arasında hukuk açısından tam bir
eşitsizlik vardı.Tanzimat ve ıslahat fermanlarının etkisi île toplumdaki hukuk
eşitsizliği, giderilmeye çalışılmış, seçkinlerle halk arasındaki eşitsizlik ise
ulusal egemenliğin başlaması ile yani milli kurtuluş savaşının başlaması île
giderilmiştir.
Atatürk
Halkçılığı;
Atatürk’ün halkçılık ilkesinde üç ana temel vardır.Bunlar :
Halk egemenliği
Eşitlik
Sosyal dayanışma, dır.
Halk
Egemenliği:
Yeni kurulan devlet belli bir zümreye değil,belli çıkarlara sahip kimseye
değil, halka dayanmıştır.Atatürk bu konuda şunları söylemektedir.
”Yeni Türkiye devleti halka değer veren bir devlettir,halkın devletidir.”
“Bugünkü varlığımızın temel niteliği milletin genel eğilimini ispat
etmiştir ,o da halkçılık ve halk hükümetidir “
"Bizim görüşümüz ki halkçılıktır,
kuvvetin,kudretin,egemenliğin,idarenin doğrudan doğruya halka
verilmesidir,halkın elinde bulundurulmasıdır, yine şüphe yok ki,bu dünyanın en
kuvvetli bir esası, bir ilkesidir"
Halkın devletinde bütün güç halkındır, halk kendi geleceğine kendi sahip çıkar,
Halkın devletinde bütün güç halkındır, halk kendi geleceğine kendi sahip çıkar,
“Bizim hükümet biçimimiz tam bir demokrat hükümetidir ve dilimizde bu
hükümet halk hükümeti olarak ifade edilir"
Eşitlik:
Atatürk halkın içinde ki tabakaları, kümeleri yalnız iş alanları bakımından
farklı görmektedir.Atatürk'ün halkçılık anlayışında bütün bireyler birbirine
eşittir, her meslek sahibi de diğerleriyle aynı saygınlığa sahiptir,bütün
vatandaşlar birbirine eşittir, kimsenin ayrıcalığı yoktur.
"Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil ve
fakat kişisel ve toplumsal hayat için işbölümü itibariyle çeşitli mesleklere
ayrılmış bir olarak görmek esas ilkelerimizdendir.”
"Bizim halkımız çıkarları birbirinden farklı sınıf halinde değil
aksine varlıkları ve çalışmalarının sonuçları birbirine lazım olan sınıflardan
ibarettir"
Sosyal Dayanışma
(Sınıfsızlık,İşbölümü) :
Atatürk'e göre
halkçılığın temel esaslarından biri de halkın mutluluğunun gene halkça bir
bütün olarak sağlanmasıdır.Bunun içinde herkes çalışmalıdır.
“Ne olduğumuzu bilelim
Kurtulmak, yaşamak için çalışan ve çalışmaya mecbur bir halkız.Bundan dolayı
her birimizin hakkı vardır yetkisi vardır.Fakat, çalışmak sayesinde bir hakkı
kazanırız.Yoksa arka üstü yatmak ve hayatını çalışmaktan uzak geçirmek isteyen
insanların bizim toplumumuz içinde yeri yoktur.”
O halde halkçılık toplum
düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum
sistemidir.
Çalışma sonuçları dengeli
olarak değerlendirilecektir.Toplumdaki çeşitli esimlerin çıkarları birbirine
denk sayılmalıdır ki toplumsal barış kazanılsın ve sürdürülsün.
DEVLETÇİLİK
Devlet : Toplum biçiminde
yaşayan insanların, aralarındaki düzeni kurma ve sürdürmeleri için oluşturdukları
güçtür.
Devletin temel varlık
sebebi,insanlar arasında düzeni sağlamaktır.
Devletçilik, devletin temel
görevleri (adaleti sağlamak,asayişi sürdürmek,ülkeyi savunmak gibi) dışında
kalan alanlara müdahale etmesi demektir.
Günümüzde ekonomik
kurumlar , toplumun yaşayışında öncelikli sırayı aldığı için Genel olarak
devletçilik,devletin ekonomik alana müdahalesi olarak değerlendirilmektedir.
Atatürk’ün Devletçilik
anlayışı :
Hem geniş açıdan hem de
ekonomik açıdan değerlendirilebilir
.Geniş açıdan bakıldığında , devletin çok önemli
görevleri vardır.Bu görevleri yerine getirecek olanlar ise
vatandaşlardır.Öyleyse vatandaşların bazı niteliklere sahip olması
gerekmektedir. Yurdun savunulması, asayişin sağlanması için sağlığı
yerinde,gürbüz,anlayışları,milli hisleri,vatan sevgileri yüksek,vatandaşlar
gereklidir. İçte ve dışta devlet görevlerini yürütecek yüksek yetenekte
vatandaşlara ihtiyaç vardır. Devlet,vatandaşın,eğitimi,terbiyesi,sağlığı ile
ilgilenmek zorundadır. Geniş anlamda devlet vatandaşın gelişmesi,yücelmesi için
gerekli alanlara müdahale edecektir.
Atatürk’ün Ekonomik
Devletçi Yönü :
Türkiye
Cumhuriyeti,Osmanlı devletinin yıkıntıları üzerinde kuruldu.Yeni devlet Osmanlı
Devletinden kötü bir ekonomi mirası devraldı.Tarıma elverişli toprakların pek
az bölümü ekilebilmekteydi,tarımsal üretim ilkel araçlarla yapılmaktaydı.
Osmanlı Devleti,sanayi
devriminin dışında kaldığı gibi,ülkede bulunan küçük üretim
yerleri,makineleşen,sanayileşen bir dünya karşısında erimişti.Osmanlı Devletinde
varolan ekonomik işletmelerde genelde yabancı devletlerin denetimi
altındaydı.Osmanlı Devletinin girdiği savaşlar, Milli Kurtuluş savaşı ekonomiyi
tamamen yok etti.
Türkiye
Cumhuriyeti,başlangıçta kendi ekonomisini kurabilmek için çok büyük zorluklarla
karşılaştı.Osmanlı devletinin borçları,sermaye ve yetişmiş eleman
eksikliği,1929-1930 dünya ekonomik bunalımı,Türkiye’yi olumsuz etkiledi.
Ekonomiye büyük önem
veren Atatürk,izlediği devletçi modelle,ekonomik kalkınma çabası göstermiştir.
Atatürk’ün ekonomiyle
ilgili görüşleri şöyledir :
“ Siyasi,askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar,ekonomik
başarılar ile taçlandırılmazlarsa,elde edilen zaferler ayakta kalamaz,az
zamanda söner”
“Milletçe ekonomik yönden güçlü olarak geleceğin tehlikeli günlerine
hazırlamalıyız”
“ Endüstrileşmek, en büyük milli davalarımız arasında yer
almaktadır.Çalışması ve yaşaması için ekonomik elemanları memleketimizde mevcut
olan büyük,küçük her çeşit sanayi kuracağız ve işleteceğiz.En başta vatan
müdafaası olmak üzere,mahsullerimizi kıymetlendirmek ve en kısa yoldan en ileri
ve refahlı Türkiye idealine ulaşabilmek için,bu bir zarurettir.”
“Ekonomik kalkınma Türkiye’nin hür,müstakil,daima daha kuvvetli,daha
refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.”
“Yeni Türkiye Devleti bir ekonomi devleti olacaktır”
Atatürk’te katı bir devletçilik anlayışı yoktur. Atatürk’ün devletçilik
anlayışı bireye karşı değildir.” Türkiye Cumhuriyetini yönetenlerin, demokrasi
temelinden ayrılmamakla birlikte devletçilik ilkesine uygun yürümeleri,bugün
içinde bulunduğumuz hallere,şartlara ve zorunluluklara uygun olur.Bizim
izlenmesini yerinde gördüğümüz devletçilik ilkesi bütün üretim ve dağıtım
araçlarını bireyden alarak,ulusu büsbütün başka temeller üstünde düzenlemek
amacını izleyen sosyalizm ilkesine dayanan kolektivizm ya da komünizm gibi özel
ve kişisel ekonomi girişimlerine ve iş yapmalarına meydan bırakmayan bir yöntem
değildir.
Atatürk’ün devletçilik anlayışıyla ve uygulamalarıyla Türkiye,1930-1939
dönemleri arasında önemli başarılar elde etmiştir.Sanayileşme çabaları
başlamış,ekonomiye kredi ve imkan sağlayacak önemli kuruluşlar, ekonomiye yön
verecek önemli yasalar, bu dönemde çıkarılmıştır.
LAİKLİK
Laiklik bir devletin temelini hukukunu dine dayandırmaması demektir.Fransa
ihtilali ile ilk kez temel hakları bir bütün olarak geçilmesi aşamasına
gelinmiş,laiklik dünyaya yayılmaya başlamıştır.Laiklik Devletin dine karşı
cephe alması demek değildir.
Müslümanlıktan önceki Türk Devletlerinde Türklerde o döneme göredin
özgürlüğü vardır*Din görevlileri devlet işlerine karışmamışlardır. Türklerin
Müslümanlığı kabul etmesi ile birlikte Türklerdeki laik yapı kaybolmaya başladı.
Selçuklu Türkleri Osmanlıların kuruluş zamanlarında Türkler yaşama
geleneklerinde serbest davranabilmişlerdir.l6.yüzyıldan sonra ise Osmanlı
imparatorluğuna teokratik yapının egemen olmaya başladığını görmekteyiz.l
9.yüzyılda Osmanlı devleti, devlet yapısında bazı değişiklikler yapmasına
rağmen devletin yapısal özelliğindeki dinsellik sürmüştür.Kurtuluş savaşının
kazanılması sonucu Türkiye'de laikliğe geçiş aşamaları başladı.Yeni devletin
yapısı ulusal egemenliğe dayandırılmıştır.
Bunun için temelde yapılması gereken şey laiklik'e geçmedir. Saltanatın
kaldırılması Halifeliğin kaldırılması, eğitim öğretimin
birleştirilmesi,tekke,zaviye,türbelerin kapatılması laiklik ilkesinin anayasaya
girmesi(l937) laiklik aşamalarıdır.
ATATÜRK' ün LAİKLİK ANLAYIŞI;
“Din bir vicdan meselesidir herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. biz
dine saygı gösteririz, düşünce ve tefekküre muhalif değiliz, biz sadece din
işlerini millet ve devlet işleri ile karıştırmamaya çalışıyor, kaste ve fiile
dayanan taassupkar hareketlerden sakınıyoruz. Mürtecilere asla fırsat
vermiyeceğiz"
Bu sözler Atatürk'ün
Laiklik anlayışını açıkça ortaya koymaktadır. Atatürk'ün laikliği kesinlikle
dine karşı değildir
Atatürk Din gerçeğini inkar etmez ”Din lüzumlu bir müessesedir" demektedir.
Atatürk’e göre din "Allah ile kul arasındaki bağlılıktır" Atatürk çeşitli konuşmalarında islam dinini "Akla en uygun, en mükemmel din" olarak tanımlamıştır. İslamlık "Tanrı ile kul arasındaki ilişki demektir.Laiklik bu ilişkiyi koruyup geliştirmeye çalışır.Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir.Hiç bir kimse hiç bir kimseyi zorlayamaz."
Atatürk Din gerçeğini inkar etmez ”Din lüzumlu bir müessesedir" demektedir.
Atatürk’e göre din "Allah ile kul arasındaki bağlılıktır" Atatürk çeşitli konuşmalarında islam dinini "Akla en uygun, en mükemmel din" olarak tanımlamıştır. İslamlık "Tanrı ile kul arasındaki ilişki demektir.Laiklik bu ilişkiyi koruyup geliştirmeye çalışır.Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir.Hiç bir kimse hiç bir kimseyi zorlayamaz."
"Laiklik asla
dinsizlik olmadığı gibi sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısı açtığı
için hakiki dindarlığın geliş-
mesi imkanını da temin etmiştir.Laikliği dinsizlikle karıştırmak isteyenler terakkinin ve canlılığın düşmanları ile gözlerinden perde kalkmamış şark kavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz.
mesi imkanını da temin etmiştir.Laikliği dinsizlikle karıştırmak isteyenler terakkinin ve canlılığın düşmanları ile gözlerinden perde kalkmamış şark kavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz.
"Laiklik yalnız din
ve dünya işlerinin ayrılması değildir,bütün yurttaşların vicdan ibadet ve din
öğürlüğü de demektir."
Laiklik ile Devlet bilim
ve akıl ile yönetilecek millet de kendini bu yolda geliştirecektir.Bu gelişmede
dinin yeri vicdanlardır.
Laiklik, dine saygı, din
devlet işlerinin ayrılmasının yanında din sömürüsü yapılmaması da
demektir.Din ve mezhep hiç bir zaman politika aleti olarak kullanılamaz. Ayrıca
din, halkı sömürme aracı da yapılamaz." Softa sınıfının din simsarlığına
müsaade edilmemelidir.dinden maddi çıkar sağlayanlar iğrenç kimselerdir.işte
biz bu vazifeye muhalif iz ve buna müsaade etmiyoruz”.
Atatürk'ün laiklik
anlayışı kalkınmanın,çağdaşlaşmanın en önemli itici gücü olacaktır.
İNKILAPÇILIK
Atatürk'e göre Türk inkılabı nedir? Neden yapılmıştır
"Yaptığımızve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye
Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve Modern ve bütün anlam ve görünüşü ile
uygar bir toplum
durumuna ulaştırmaktır".
durumuna ulaştırmaktır".
"Biz büyük bir inkılap yaptık, memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa
götürdük" sözleriyle
Atatürk Türk inkılabı ile çağdaşlaşmayı hedef almıştır. Bütün alanlarda
gelişme ana hedeftir.
"Türk milletini son asırlarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak
yerlerine milletin en yüksek medeni icaplara göre ilerlemesini temin edecek
yeni müesseseleri koymuş olmak "Atatürk'e" göre Türk
inkılabıdır.Atatürk,inkılapların başarıya ulaşabilmesi için millete dayanmak
gerektiğini de anlamıştır."Türk milletinin son yıllarda gösterdiği
harikaların, yaptığı siyasal ve toplumsal inkılapların gerçek sahibi kendisidir,sizsiniz
,milletimizdeki bu yetenek ve gelişme var olmasaydı onu yaşatmaya hiç bir güç
ve kudret yeterli gelmezdi"
"inkilap hareketlerinde dikkat edilecek»nokta,insan cemiyetlerini
emellerini,fikirlerini teşhis ettikten sonra onlara yenilikleri kabul
ettirebilmektir."Atatürk Türk inkılabını milletin yeteneği ve gelişme
gücüne dayanarak gerçekleştirmiştir,Türk inkılabı genel kurallara
uygun,düzensizlik evresi geçirmeyen köklü ve büyük bir toplumsal sistem
değişikliğidir.
Türk inkilabını korumanın yolu:"înkilabın temellerini her gün
derinleştirmek, sağlamlaştırmak,güçlendirmek gerektir."
"Mutlu inkılabımızın karşısında düşünce ve duygu taşıyanları
aydınlatma ve doğru yolu göstermek, aydınlığa düşen milli görevlerin en
önemlisi ve birincisidir."
"En ileri demokrasilerde bile rejimi korumak için sert tedbirlere
başvurulmuştur. Bize gelince, inkılabı koruyacak tedbirlere daha çok
muhtacız."
İnkılapçılık konusunda Atatürk şöyle demektedir “İnkılabın hedefini
kavramış olanlar onu daima muhafazaya muktedir olacaklardır."
"Gerçek inkilapçılar onlardır ki ilerleme yenileşme inkılabına
yöneltmek istedikleri insanların ruh ve vicdanındaki gerçek eğilimi sezinlemeyi
bilirler"
Türk inkilabı sürekli olarak yenilenmelidir.Eğer bu yapılmazsa çağdaşlaşma
yolundaki çabalar sonuçsuz kalır.Atatürk ilke ve inkılapları sürekli
yenileşmeye açıktır,
Atatürk'ün inkılapçılık ilkesi ile, Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma
çabasında hem geçerliliğini,yararlılığını sürdüren inkılapçı uygulamalara sahip
çıkılmasını, onların korunmasını,geliştirilmesini;hem de yeni ihtiyaçlar
karşısında yeni inkılapçı uygulama ve çözümlere gidilmesini istemektedir.
İnkılapçılık kalıplaşmayı, durağanlığı, köhneleşmeyi, işlevini kaybetmeyi,
çağın toplumun gerisinde kalmayı önlemek,dinamik bir İnkılap anlayışını
sağlamak ve sürdürmek için konmuştur.
Atatürkçülük dinamik bir ulusal ideolojidir.onu durağanlıktan dogmacılıktan
kurtaran,yaşayan, yaşatacak olan, çağın gerisinde bırakmayacak olan
inkılapçılık ilkesidir.
SONUÇ
Atatürk ilkeleri bir bütünün parçalarıdır.Her biri
bütünü tamamlayan özelliklere sahiptir.Cumhuriyet,millete dayanmazsa milliyetçi
değilse değeri yoktur.Cumhuriyet,halkın içinden çıkmalı, halkçı olmalıdır.Halkın
sorunlarını çözerken devletçi olacaktır.Milliyetçi,halkçı,devletçi bir
cumhuriyet laik olmak zorundadır. Bunların korunması,sürdürülmesi,geliştirilmesi ise yani çağdaşlaşma ve çağdaşlığı sürekli kılma inkılapçılıkla mümkün
olacaktır.
Atatürk ilkeleri bütün insanlığa seslenmekte ve insan
sevgisini dile getirmektedir.ilkelerin birleşmesi,güçlü,sağlam,kalıcı bir hayat
görüşünü bize vermektedir.ve her zaman uygulanabilir Niteliklere sahiptirler ,
Türk inkılabı milli devlet oluşturmuş,tarih bilincini
geliştirmiş, ekonomik eğitim ve kültürel kalkınmayı gerçekleştirmiş ve mazlum
milletlere önderlik etmiştir.
KAYNAKLAR: 1-Atatürk ilke ve
înkılapları tarihi - Ahmet Mumcu.
2-Atatürk ve
milliyetçilik: T.Feyzioğlu- Atatürk Araştırma Merk.
3-Atatürk’ten
düşünceler: A.İnan, T,T,K,
4-TC,İnkılap tarihi ve
Atatürkçülük: M.K.Su, A,Mumcu
5-Bir çağdaşlaşma modeli
Atatürk Devrimi : Suna
kili T.İş.Bankası Kültür Yayınları.
6- Atatürk ilkeleri :
Î.Z.Eyüpoğlu.
Hazırlayan
Soner BARDAKÇIOĞLU
Tarih Öğretmeni
Tarih Öğretmeni
Yorumlar
Yorum Gönder